24 Kasım Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun
24 Kasım Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun

“ Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 24 Kasım 1928’de “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” unvanının verildiği tarih, 1981 yılından itibaren her yıl "Öğretmenler Günü" olarak kutlanmaktadır.
Öğretmenlerimiz, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirmek gibi büyük bir özveri ve sorumluluk gerektiren kutsal bir görevi başarıyla yerine getirerek çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefine ulaşma yürüyüşümüzü emin adımlarla sürdürmemize büyük katkı sağlamaktadırlar.
Üstlendikleri bu büyük görevi hakkıyla yerine getirme noktasında çocuklarımızın bilimsel ve evrensel ilkeler doğrultusunda, milli ve manevi değerlerine bağlı olarak yetiştirmek için çalışan öğretmenlerimizin; bilginin üretilmesi, geliştirilmesi ve geleceğe aktarılması sürecindeki öncü rolü geçmişte olduğu gibi bugün de sürmektedir.
Öğretmenlerimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da geleceğin dünyasında güçlü bir devlet ve toplum olarak yer alma noktasında sürdürdüğümüz çalışmalara çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirerek ivme katacaklarına yürekten inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle öğretmenlerimizin “24 Kasım Öğretmenler Günü” nü kutluyor, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, emekli ve görevleri başında bulunan öğretmenlerimize başarılarla dolu sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileyerek sevgi ve saygılarımı sunuyorum”
CHP Karaman Milletvekili Av. İsmail Atakan Ünver
“Öğretmenler, gelecek nesilleri şekillendiren en özel kişilerdir. Güçlü, aydın, laik, gelişmiş ve geleceği parlak bir ulusu inşa eden temel taşlardan biridir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk; “Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.” demiş ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkan Türk milletinin ancak fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ile zaferi perçinleştirip, aydınlık yarınlara yürüyeceğine işaret etmiştir.
Bugün atanma, iş, geçim sıkıntısı ile boğuşan, AKP’nin siyasi menfaat güdümlü eğitim politikaları altında ezilen, müfredat baskısı altında gelecek nesilleri bilimin ışığıyla geleceğe değil; bir yarış havası içinde yalnızca sınavlara hazırlamak zorunda kalan öğretmenlerimizi böyle bir sistem içine sürükleyenler bilmelidir ki, eğitim politikalarındaki yanlışlar, öğretmenlerin sorunlarının görmezden gelinmesi, müfredatın bir siyasi rant aracı olarak kullanılması vatanımızın yarınları için büyük tehlikedir. Bu eğitim sistemi, Büyük Atatürk’ün işaret ettiği irfan ordusunu değil, kaygılı nesiller yetiştirmektedir.
Atatürk’ün “Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir” anlayışı ile inşa ettiği Türkiye’de, bugün acilen öğretmenlere sahip çıkacak güçlü, tutarlı, bilimsel ve özverili bir devlet politikasına ihtiyaç vardır. Bu duygu ve düşüncelerle; ‘Öğretmenler Günü’nde, hiç değilse bundan sonraki yıllarda öğretmenlerimize gereken önemin verilmesini, öğretmenlik onuruna yakışır bir hayat yaşayacak ekonomik imkânlara kavuşturulmasını diliyorum.
Başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve görevi başında şehit düşen öğretmenlerimiz olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Bir öğretmen çocuğu olarak da, üzerimizde emeği geçen, birçok zorluğa rağmen büyük bir özveriyle çalışan tüm öğretmenlerimizin ve bu uğurda yıllarını vermiş tüm emekli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun.”
Karaman Belediye Başkanı Savaş Kalaycı
“Evlatlarımızın duygusal, ahlaki, dini, milli ve toplumsal alanda yaşayış biçimlerini öğrenmeleri bakımından, anne ve babadan sonra en önemli kişi öğretmenlerimizdir. Çocuklarımızın eğitilerek geleceğe hazır hale getirilmesini sağlayan öğretmenler, ülkemizin de bir nevi geleceğine yön vermektedir. Gençlerimizin seçeceği tüm meslek grupları öğretmenlerimizin elinde şekillenmektedir. Vatan sevgisini benimseyecek çocukları yetiştiren değerli öğretmenlerimiz sayesinde gelecek kuşaktan en küçük bir endişemiz dahi yoktur. ‘Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum.’ sözüyle gençlere verdiği önemi bir kez daha bizlere anlatan Atatürk de bu durumu böyle özetlemiştir. Çok zor şartlarda bile, ülkemizin uçtan uca her köşesine giderek evlatlarımıza ışık olan, öğretmeyi ve eğitmeyi bir ilke olarak gören, vatan evlatlarını en iyi şekilde bilinçlendirme ve eğitme gayreti gösteren tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun. Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimize Allah’tan rahmet, hayatlarını sürdüren öğretmenlerimize de sağlıklı, uzun ve hayırlı ömürler diliyorum."
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül
“Hayatımızın daha ilk yıllarında anne ve babalarımızın ardından tanıştığımız ve onlar kadar içselleştirerek yüreğimize aldığımız öğretmenlerimiz, kişiliğimizin şekillenmesinde ve bilgi dağarcığımızın gelişmesindeki etkileri, yaşantımıza kattıkları değer ve anlam ile hayatımızda vazgeçilmez bir yere sahiptirler.
Bir dönemin, bir kuşağın ya da herhangi bir çağın mesleği olmayan, geçmişten günümüze kadar çeşitli adlarla toplumdaki önemini ve kutsallığını koruyan öğretmenlik, bizden önceki nesilleri yetiştirdiği gibi, bize ve bizden sonraki nesillere de hayat verecek en önemli meslek dallarındandır. Kuşkusuz bir toplumun ve bir ülkenin en önemli sermayesi olan iyi yetişmiş, ahlaklı ve nitelikli insan portresi, herkesten çok öğretmenlerin eseridir. Bu eserin her daim kıymetinin bilinmesi ve değerini yitirmemesi için çaba gösterilmesi ise tüm toplumun olduğu kadar, en başta öğretmenlerimizin görevidir.
24 Kasım vesilesiyle, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve görevi başında şehit düşen öğretmenlerimiz olmak üzere bu kutsal görevi özveri ve samimiyetle yerine getiren tüm öğretmenlerimize minnet ve şükranlarımı sunuyor; çağlar boyu sönmeyen bilgi ateşinin onurlu taşıyıcısı tüm öğretmenlerimizin ve öğretim elemanlarımızın, ayrıca her daim öğrenme ve öğretme sevdasında olan herkesin Öğretmenler Gününü kutluyorum."
Karaman Memur Sen ve Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Yunus Özdemir
“Öncelikle tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler gününü kutluyorum.
Eğitimciye şiddete dur demek, sesimizi yetkililere duyurmak, çözüm bulma iradesini harekete geçirmek için bir araya gelmiş bulunmaktayız.
Gündemimiz net, hedefimiz tektir. Eğitimciler olarak sesimizin duyulmasını, mesajlarımızın alınmasını, şiddete çözümün artık ertelenmemesini, mesleğimizin daha fazla örselenmemesini istiyoruz.
Şiddet, her geçen gün sayı olarak da yoğunluk olarak da artıyor, farklı faillerle yeni kulvarlar buluyor, en uzağında olması gereken yerlere bile giriyor; toplumsal bağlarımızı çözüyor, geleceğimizi karartıyor.
Toplumsal değerlerimiz erozyona uğruyor, insana saygı azalıyor, hürmet yerini şiddete bırakıyor. Karakter eğiticisi, ruh işçisi, geleceğimizin mimarı öğretmenlerimiz, ince bir sanatı icra ederken kaba bir muameleye maruz kalıyor.
Yusuf Elitaş, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde hainlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Şenay Aybüke Yalçın, ömrünün baharında, meslek hayatının başında teröristlerin kurşunuyla aramızdan ayrıldı. Necmeddin Yılmaz öğretmenimiz teröristler tarafından yolu kesilerek katledildi. Ayhan Kökmen öğretmenimizi, kendini bilmez birinin saldırısı sonucu, görevinin başındayken şiddete kurban verdik. Gülhan öğretmenimiz, okul çıkışında sokak ortasında sırtından bıçaklandı. Yücel Düzci öğretmenimiz, okul bahçesinde saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş saldırganların şiddetine maruz kaldı. Adına kütüphane yaptırdığımız Necmeddin Kuyucu öğretmenimiz, öğrenci kılıklı birinin bıçaklı saldırısı neticesinde hayatını kaybetti. Aslında kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız, izanımızdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak yaptığımız araştırmada, son iki yılın fotoğrafı bile şiddet olaylarının nasıl giderek tırmandığını ve yaşananların ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. Eylül 2017’den bugüne resmî eğitim kurumlarında 94 öğretmen ve eğitim çalışanı değişen tür ve düzeyde şiddet içerikli eyleme maruz kalmıştır. Şiddet eylemlerinin yüzde 78’i adli soruşturmaya konu edilmiştir. Bu eylemlerin yüzde 58’inin adli soruşturma ve kovuşturma süreci devam etmektedir. Sadece üç vakada tutuklama kararı verilerek sanık/sanıklar tutuklu yargılanmıştır. Sonuçlanan kamu davalarında sadece 5 vakada mahkûmiyet kararı verilmiş, tamamında adli para cezasına hükmedilmiştir. Araştırma bulguları, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin, bireysel eylemler olmaktan çıkıp yaygın bir sorun hâline geldiğini ortaya koymaktadır. Eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin genel ve yaygın bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun hâline geldiğini göstermektedir.
Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler bugün maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir. Eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirleri artık almak zorundayız. İşte tam da burada meslek kanununa ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu açığa çıkmaktadır. Eğitimci, şiddete karşı yasal güvenceyle korunan, kendisi bizzat şiddeti önleyen; eğitim ise şiddeti ortadan kaldıran bir enstrüman olmalıdır.
Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren, herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır.
Sendika olarak, şiddet sorununun kaynaklarını kurutacak çözümlerin mutlaka üretilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirdik, getiriyoruz. 2018 Mart ayında şiddete karşı etkili caydırıcılık sağlayacak yasal bir düzenleme yapılması talebiyle Türkiye genelinde eğitim çalışanlarıyla birlikte imza kampanyası başlattık ve 520 bin imza topladık. Toplu sözleşme masasına, Kamu Personeli Danışma Kurulu ve Kurum İdari Kurulu gündemine de taşıdığımız talebimizin özü; eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve şiddet mağduru personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmasıdır.
Mevcut düzenlemelerin caydırıcı olmadığı, bilakis şiddeti beslediği artık görülmelidir. Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Yapılması gereken, medeniyet değerlerimizi merkeze alan bir kültür seferberliğine ve eğitim programına geçmektir. Şu da bilinmelidir ki bir tek sebebi ve kaynağı olmayan şiddet, ancak topyekûn bir duyarlılık ve bilinçle önlenebilir. Varlık ve medeniyet iddiamızı sürdürmek istiyorsak, bu seferberliği başlatmaya ve başarmaya mecburuz, yoksa pırıl pırıl olması gereken kalplerine attığımız karanlık kördüğümlerle hem çocuklarımıza şiddet uygulamış hem de onları şiddete yönlendirmiş olacağız.
Eğitim merkezli düzenlemeler ciddi bir duyarlılık ve sorumlulukla yeniden tanzim edilmelidir. Öğretmenlik mesleğine itibar kazandırılmalı, eğitim çalışanlarımız saldırılara açık, korumasız, korunaksız, güvensiz bırakılmamalıdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu, bu husus da göz önünde bulundurularak hazırlanmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir. Çocuklarımızı, umudumuzu, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz her bakımdan korunmalı, etkinleştirilmelidir. Bu kapsamda, değerler eğitimi, aileyi de içine alacak şekilde ve sosyal çevrenin öğrenci üzerindeki muhtemel negatif etkilerinden arındıracak kapsamda yeniden ele alınmalıdır. Çünkü eğer kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir.
Bugün burada en önemli gündemimiz şiddet fakat tek sorunumuz şiddet değil. Devasa ve dinamik bir yapı olan eğitim camiasının pek çok sorunu bulunmaktadır.
Yaptığımız açıklamalar ve çağrılar neticesinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın ‘Şiddet Sıfır, Öğretmenler Pekiyi’ sloganıyla atmış olduğu adımı başlangıç açısından yerinde; eğitim çalışanlarına karşı, her türlü şiddete veya tehdide başvuran kişilere yönelik Türk Ceza Kanunu’nda ve ilgili mevzuatta yeni yasal düzenleme yapılması için bakanlıklar arasında iş birliği başlatmasını önemli ve gerekli buluyoruz. Buradan hükûmete, TBMM’ye, siyasi partilere çağrıda bulunuyorum. Eğitimin, eğitim çalışanlarının sorunları çözüme kavuşturulmadan geleceğe umutla bakmamız, başarıyı yakalamamız mümkün değildir. Onun için diyoruz ki 2023 Eğitim Vizyonu lafta da rafta da kalmamalı, icraat için bir an önce adım atılmalıdır.
Öğretmen istihdamında farklı modellerden vazgeçilmeli, atamalar kadrolu yapılmalıdır.
Sözleşmeli öğretmenlerimizin acil çözüm bekleyen parçalanmış aile görüntüsüne son verilmeli, aileler kavuşturulmalıdır.
İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sistemi hayata geçirilmelidir.
Mülakatla atama yönteminden vazgeçilmelidir.
Devlet, kaşıkla verdiğini vergi dilimi kepçesiyle geri almaktan vazgeçmelidir. Finans ve sermaye kesimine bol keseden destek, kamu görevlilerine ise gelir vergisiyle köstek olan yaklaşım terk edilmeli, memurun maaşını küçülten, yükünü büyüten düşük matrah oyununa son verilmeli, vergi dilimi en fazla yüzde 15’te sabitlenmelidir.
24 Haziran seçimleri öncesinde vadedilen, Cumhurbaşkanlığı ikinci 100 Günlük Eylem Planı’nda ve 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde yer verilen 3600 ek gösterge, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde bir an önce hayata geçirilmelidir.
Eğitim kurumu yöneticilerinin hizmetlerine rağbet edilmesi gereken yerde onların töhmet altında bırakılmasını kabul etmiyoruz. Okulların temizlik, güvenlik, kırtasiye, bakım-onarım, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak, eğitimcileri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas işlerine yoğunlaşmalarına imkân sağlayacak okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmelidir.
Kurum yöneticiliği ikincil görev kapsamından çıkarılmalı, münhasır kadro verme fikri hayata geçirilmelidir.
Atama ve yer değiştirme takviminin ürettiği sorunlara çözüm bulunmalıdır. Bakanlık, eğitimin esas meselelerine odaklanmalı; eğitim çalışanlarının taleplerini azami ölçüde karşılayan, mağduriyetleri önleyen, adil ve sürdürülebilir bir atama ve yer değiştirme politikası izlemelidir.
Ek ders esaslarındaki adaletsizlikler giderilerek ek ders ücretleri artırılmalıdır.
Başta hizmetli, memur, şefler olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır.
Öğretmene haftada birden fazla nöbet görevi verme ve mesai dışı zorunlu mesleki çalışmalara katılma gibi angaryalara son verilmelidir.
Darbe ürünü, antidemokratik kılık ve kıyafet yönetmeliğinin kaldırılması talebiyle 6 yıl önce serbest kıyafet eylem kararı aldık. Eğitim çalışanlarının serbest kıyafet konusundaki taleplerine duyarsız kalınmamalı, gereği yapılmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, görevinin başında canice öldürülen eğitim çalışanlarının acısının yeni isimlerle katmerlenmemesi temennisiyle, şimdiye kadar hayatını kaybeden bütün eğitim çalışanlarına Allah’tan rahmet diliyor, şiddet olaylarını sona erdirecek tedbirlerin bir an evvel alınması, yasal düzenlemelerin ivedi bir şekilde yapılması talebimizi 24 Kasım öğretmenler günü vesilesi ile bir defa daha haykırıyoruz: Mesleğimiz daha fazla örselenmesin, şiddete çözüm ötelenmesin. ”
FACEBOOK YORUMLAR