İlisıra (Yollarbaşı) Mahzun, Şenlenmek İstiyor

İlisıra (Yollarbaşı) Mahzun, Şenlenmek İstiyor

İlisıra (Yollarbaşı) Mahzun, Şenlenmek İstiyor
04 Eylül 2018 - 15:56
Hep üzülmüşüzdür bu yerleşim yerlerinin isimlerinin değişmesine. Bizi özümüzden, geçmişimizden uzaklaştırmak için uydurulmuş bahanelerle köklerimiz koparmaktır.

İlisıra farklı bir kültüre sahip bir bölgemizdir. Kazım Karabekir ile kardeş olsa da tatlı ve keyifli bir tartışmayı hep yaşar. En çok da birbirlerini severler.

Bölgede, İlisıra insanları sevilir. Güvenilir. Çalışkandır. Avrupa furyasında pek çoğu gurbete ekmek peşine düşse de aslını unutmaz, sılasına bağlı, kültürüne sadıktır. Bölgenin en güzel en lezzetli üzümlerinin merkezidir.
Tüm bunların bir sebebi vardır ki İlisıra tarihi çok eskilere giden, derin medeniyetlerin izlerini taşıyan bir yerleşim birimidir.

Bir zamanlar 4-5 bin nüfus ile kasaba olan, ilçe olması bile gereken İlisıra bugün köydür. Muhtarlıktır.
Aslında bu çok şeyi de değiştirmemiş. Zira nüfus bin civarına düşmüş yıllara göre de fazla bir değişkenlik göstermeden devam ediyor.

Dün öğrendiğimiz ve hala inanmakta güçlük çektiğimiz bir gerçek var ki o da şu: İlisıra’da yıllık doğum oranı binde bir… Evet, yanlışlık yok. Bin nüfuslu köyde bir yıl boyunca, sadece bir tek bebek doğmuş. Köy nüfusunun ne kadar yaşlı olduğuna artık siz karar verin.

Hacı Baba dağının kuytusunda, Öskes boğazının kıyıcığında, yer yer Akdeniz iklimini andıran bu şirin beldede gezerken çok üzüldük.

Yollar yol değil, sokaklar sokak değil, okullar mezbelelik, tarihi kalıntılar perişan, göleti var sulama kanalları yok, yüzde 90 ı yaşlı ve tam gün emekli olan halka hizmet edecek güzel bir parkı olmayan bir ortamla karşılaştık.
Hele ki o altında binlerce sırrı barındıran İlisıra Höyüğü… Yanlış bir uygulama ile üzerine dikilmiş derin köklü ağaçlar sayesinde gizlediği tarihi kalıntılara o ağaçların kökleri nedeni ile 10 bin yıllık tarihin veremediği hasarları vermekle meşgul.

Köydeki tarihi kilise sayısı bile netleşmemiş sohbetlerde tartışma konusu oluyor.
Yollarbaşı sahipli. Muhtar, ihtiyar heyeti ve ileri gelen birkaç kişi sahip çıkıyor, ama güçleri ancak kapı aşındırmaya ve yapılan şikâyetler için savunma hazırlamaya yetiyor…

En ücra köşelerde Torosların kuytusunda bir/iki haneli yerlere götürülen Devlet hizmetleri bizi ne kadar mutlu ediyorsa da, Bin Elli hane kaydı olan, bu bin hanede 8 yüzden fazla seçmenle yaş ortalamasının ne kadar olgun ve hizmete layık olduğunu gördüğümüz İlisıra garip kalmış.

Muhtar köylüyü yanında buluyor, desteklerini görüyor, ama yine de onların sorularına cevap verirken yetkililerden aldığı bazı sözlerin gecikmesinden dolayı mahcup oluyor.

Daha 10-15 yıl öncesine göre faal olan ama bu 10-15 yılda bin yılı yaşamış kadar yorgun hamamı ise tam bir yürek acısı. Köy tüzel kişiliğine bağlı olmasından dolayı tadilat ve onarımı bir yılan hikâyesi…
Köyde yol çalışmalarına şahit oluyoruz. İl Özel İdaresi ekiplerine ait bir arozöz görüyoruz ve seviniyoruz. Ama bu çalışmanın ihtiyacın çok azını karşıladığını ve işlerin yavaş yürümesinin gereken memnuniyeti oluşturmadığını da tespit ediyoruz.

İlisıra Devletini özlüyor. Devletin varlığını ve gücünü köyünde görmek istiyor. (Israrla öyle diyoruz Yollarbaşı demeye dilimiz dönmüyor. Çocukluğumuzdan beri sevdiğimiz ve imrendiğimiz bu beldenin adı İlisıra dır…)
Güzel yollarda yürümek istiyor. Mahvolan höyüğün bir ele alınıp altındaki tarihi sırların ortaya çıkmasını bekliyor. Öğrenci azlığından kapanan iki okul binasının da tıpkı Acil Yardım ve Trafik Hastanesi binası gibi ele alınıp, bir şekilde hizmete sunulmasını böylece de çürümekten kurtulmasını bekliyor.

Karamanın en güzel muhitlerinden olan ve yıl boyu serinliği, esintisi eksik olmayan Öskes Boğazına yapılan göletin kanallarının bir an önce yapılıp tarıma katkı sağlamasını bekliyor.
Tabi bu arada o İlisıralı olup da gurbette yaşayanlara da bir çift sözümüz olacak:
Sizler bölgenin değerli insanlarısınız. Köyünüzün tarihi değerlerini de iyi biliyorsunuz. Kıymetini bilin. Bir araya gelin. Etkinlikler düzenleyin. Senede bir sefer yaptığınız yağmur duası ve aşure günlerinin faydasını ve etkisini görüyorsunuz. Bunları yaz aylarında yapacağınız sıla festivali gibi bir etkinlikle taçlandırın. İyi hazırlanmış bir programla 1-2 günlüğüne İlisıra’yı gündeme taşıyabilir, hem de toplumu bir araya getirirsiniz.
Davetliler arasında olan Devlet ricali ila kaynaşma sağlanır ve sorunlarını aktarıp çareler ararsınız.
Bu yıl geçti, gelecek yıl İlisıra Kültür ve Sıla Festivalinde görüşmek ve katkı koymak isteriz.

Ağlamayan bebeye meme verilmez diye çirkin bir söz var. İlisıralı ağlamayı bilmiyor, sevmiyor, onur meselesi yapıyor. Hakkını da medenice, nezaket kuralları içinde talep ediyor.

Dileriz kulak asılır ve bu orta yaş üstü nüfuslu, binlerce yıllık tarihi olan köy mutlu olur. İçlerinde kardeş kadar yakın dostlarımız olan İlisıralılar da o şen ve neşeli hayatlarında daha yüzleri güler hale gelirler…

Hasan ÖZÜNAL
Gazeteci - Yazar

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum